Ana Sayfa › Kurumsal › Haberler
Yıl 2024 2023 2022 2021 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008
Dört kıtadan otuzbinin üzerinde kişinin katıldığı 5. Dünya Su Forumu'na Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü olarak, düzenlediğimiz çeşitli aktivitelerle aktif bir katılım sağladık. İki adet yan etkinlik ve bir özel oturum gerçekleştirdik. Bunların yanı sıra, öğrenme merkezi ve sergi faaliyetlerinde bulunduk. Ayrıca, Genel Müdürümüz Sayın Mehmet Çağlar, 18 Mart 2009 tarihindeki Türkiye ve Çevresi Bölgesel Süreç toplantısında, "İklim Değişikliği: Türkiye ve Bölgesi" konulu bir sunum yaptı. Yine Sayın Genel Müdürümüz, 19 Mart 2009 tarihindeki Adaptasyon Üst Düzey Panel Bölgesel Kısıma, Türkiye'yi temsilen katıldı. Yukarıda anılan etkinliklerin dışında, Genel Müdürlüğümüz adına katılan teknik personel, Forum kapsamındaki altı tematik gruptan finans dışındaki beş grubun (küresel değişim ve risk yönetimi; insani kalkınmanın ve binyıl kalkınma hedeflerinin geliştirilmesi; insani ve çevresel ihtiyaçlar dikkate alınarak su kaynaklarının korunması ve yönetimi; idare ve yönetim; eğitim, bilgi ve kapasite geliştirme) çeşitli alt başlık oturumlarını takip ettiler.
18 Mart 2009 tarihinde gerçekleştirilen Türkiye İçi ve Çevresi Bölgesel Süreç Toplantısı, DSİ Genel Müdürümüz Sayın Haydar KOÇAKER, Dünya Su Konseyi Başkanı Sayın Loic Fauchon, Bakanımız Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU ve 9. ncu Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman DEMİREL'in açılış konuşmaları ile başladı. Türkiye ile bölgesel toplantıların yapıldığı ülkelerin suyla ilgili bakanlarından oluşan bir üst düzey panel gerçekleştirildi. Ardından, 5. Dünya Su Forumu hazırlıkları süresince gerçekleştirilen bölgesel süreç hakkında bilgi verilerek, bölgenin tematik önceliklerini, çözüme yönelik faaliyetler ve yerel deneyimler/başarı hikayelerini kapsayan bir teknik oturum düzenlendi. Prof. Dr. Doğan ALTINBİLEK'in başkanlık ettiği oturuma, Prof. Dr. Ünal ÖZİŞ Prof. Dr. M. Levent KAVVAS, M. Tevfik GÖKSU, Ömer ÖZDEMİR ve Genel Müdürümüz Sayın Mehmet ÇAĞLAR panelist olarak katıldı.
Genel Müdürümüz Sayın Mehmet ÇAĞLAR "İklim Değişikliği: Türkiye ve Bölgesi" konulu bir sunum yaptı. Sunumda, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele ve buna adaptasyon kapsamında yapılanlardan söz ederek Türkiye ve Bölgesinde gelecekte beklenen muhtemel iklim değişikliğine yönelik bölgesel model çalışmaları sonuçlarını anlattı.
19 Mart 2009 tarihinde, 5. Dünya Su Forumu kapsamındaki altı tematik konudan ilki olan Küresel Değişiklikler ve Risk Yönetimi alt başlıklarından İklim Değişikliğine Adaptasyon altında bölgesel bölümde bir üst düzey panel düzenlendi. Panelde, Avrupa, Afrika, Asya-Pasifik, Amerika, Akdeniz, Türkiye ve Ortadoğu - Kuzey Afrika/Arap Bölgelerini temsilen birer konuşmacı yer aldı. Konuşmacılar, kendi bölgelerindeki iklim değişikliğine adaptasyon ihtiyaçlarını, yapılanları ve yapılması gerekenleri ifade ettiler.
Türkiye'yi temsilen panele katılan Genel Müdürümüz Sayın Mehmet ÇAĞLAR, Türkiye'nin bulunduğu bölge itibarıyla iklim değişikliğinden etkilenebilirliğinin yüksek olduğunu söyledi. Türkiye'nin sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik küresel çabalara katkıda bulunma çalışmalarının yanında iklim değişikliğine adaptasyona da çok önem verdiğini belirtti ve bu çerçevedeki çalışmalardan kısaca bahsetti. Sözlerini, Türkiye'nin iklim değişikliğine adaptasyon konusunda bölgesel bir odak noktası olma konusunda gönüllü olduğunu ve bölgesel işbirliğinin adaptasyonun doğası gereği önemini vurgulayarak sonlandırdı. Bölge temsilcilerinin yanı sıra, Arizona Üniversitesi, Earth Charter Gençlik Grubu, Cinsiyet ve Su İttifakı, Birleşik Devletler Barış Enstitüsü, Kwazulu-Natal Üniversitesi Biyokaynaklar Mühendisliği ve Çevresel Hidroloji Okulu ve Güney Afrika Su İlişkileri ve Ormancılık Bölümünden katılımcılar da kadınlar, gençlik, yerel yönetimler, araştırma ve finansman bakımından iklim değişikliğine adaptasyon konusunu ele aldılar.
Moderatör: Prof.Dr. İbrahim GÜRER
Panelistler:
19 Mart 2009 tarihinde gerçekleştirilen ilk yan etkinliğimizde, küresel ısınmanın daha belirgin bir şekilde hissedilmeye başlandığı son yıllarda doğal afetlerin arttığı gerçeği ve gelecekte de bu artış trendinin süreceği öngörüsünden yola çıkılarak, iklim değişikliği ve doğal afetler ilişkisinin gerek modeller ve gerekse mevcut veri analizlerine dayalı olarak ele alınması amaçlandı. Bu amaca yönelik olarak, panelistler yukarıda listelendikleri sıraya göre,
konulu sunumlar yaptılar.
Katılımcı sayısının oldukça yüksek olduğu yan etkinliğin tartışma bölümünde, Türkiye'de gelecekteki iklim değişikliklerine yönelik bölgesel iklim modeli çalışmalarının daha çok sayıda küresel iklim modeli çıktıları ve senaryolar için yapılması, bu çalışmalarla ekstrem değer öngörülerinin elde edilmesi ve su ile ilgili afetlerin tahmini, önlenmesi ve etkilerinin azaltılması kapsamında iklim değişikliğine uyum çalışmalarının hızla yapılması gerektiği ortaya kondu. Risk ve kriz yönetiminin önemi vurgulanarak afetlerin önlenmesinde kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliği ve koordinasyon ile kurumsal verilerin paylaşımının artırılmasının altı çizildi.
Moderatör: Mahmut KAYHAN (DMİ)
Panelistler:
Genel Müdürlüğümüzün düzenlediği ikinci yan etkinlik, Türkiye’de en zararlı ve en az anlaşılan doğal afetlerden biri olan kuraklık konusundaydı. 19 Mart 2009 tarihindeki moderatörlüğünü Genel Müdür Yardımcımız Sayın Mahmut KAYHAN'ın yaptığı bu yan etkinlikte, kuraklığın bilimsel ve sektörel boyutu ele alınarak, kuraklığa entegre su yönetimi açısından mevcut yaklaşımların ve ileriye dönük yeni çözüm önerilerinin tartışılması hedeflendi. Yukarıda isimlerin verildiği sıraya göre konuşmacılar,
Yoğun bir katılımcı topluluğu tarafından izlenen yan etkinlikte, daha sonra soru-cevap bölümüne geçildi. Bu bölümde en fazla soru, Tarım ve Orman Bakanlığından panele katılan Daire Başkanı Sayın Hasan DURSUN'a yöneltildi. Genel Müdürümüz Sayın Mehmet ÇAĞLAR söz alarak, Kuraklık Eylem Planında bazı eksikliklerin olduğunu, mevsimlik yağış tahmin durumuna ve yer altı - yer üstü su durumuna göre bölgesel bazda ürün seçiminin yapılmadığını ve bu kapsamda Bakanımız Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU'nun Gediz havzasında bir çalışma başlattığını ve bu konuda bilgilerin paylaşılacağını belirtti. Kuraklıktan en fazla etkilenen kesim çiftçilerin ve çiftçi birliklerinin de içinde olacağı ilgili kurum ve kuruluş ve üniversitelerden oluşan bir çalışmanın yapılması gerektiğini ifade ederek, böyle bir gelişmenin olup olmadığını sordu. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünden Hasan DOZLU ise, buharlaşmanın kuraklıkta önemli olduğunu ve kuraklık eylem planında buharlaşmayı azaltıcı tedbirlerin yer alıp almadığını sordu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinden Mustafa SERVET de, kuraklık eylem planında ekolojiden bahsedilmediğini belirterek ülkemizde kaybedilen iç su alanları ile biyo-çeşitliliklerin ne kadar olduğunu sordu.
Panelist Hasan DURSUN, cevabi konuşmasında, Bakanlıklarının Dokuzuncu 5 Yıllık Kalkınma Planında ve hükümetin acil eylem planında yer alan tarım havzalarının tanımlanması ve belirlenmesi ile ilgili çalışmanın tamamlandığını ve önümüzdeki günlerde Bakanlar Kuruluna arz edeceklerini belirterek burada onaylanması halinde havzalar bazında ürün desenlerinin belirleneceğini söyledi. Ekolojik çeşitliğinin daha önce yapılan çalışma ile 200 farklı ekolojik bölgenin tespit edildiğini ve ülkemizin bu bakımdan çok zengin olduğunu ifade ederek, eylem planında genel bir çerçeve ile yer aldığını, ayrıntılı planın il eylem planlarında şekilleneceğini ifade etti.
Etkinlikte gerek panelistler gerekse katılımcılar, kuraklığın olumsuz etkilerinin, bu sorundan etkilenen tüm alan ve sektörleri kapsayan entegre bir yaklaşım içerisinde bölgesel ve ulusal düzeyde alınacak önlemlerle azaltılabileceğini; bu önlemlerin ise, kuraklık yönetimi kavramı içinde hazırlanacak kısa ve uzun vadeli eylem planları ile daha etkili olacak ve olumlu sonuçlar vereceğini ifade ettiler. Kuraklık yönetiminde risk değerlendirmesinin kuraklık riski ve olası etkilerine maruz kalabilecek sektörleri, bölgeleri ve insanları belirlemek ve gelecekte ortaya çıkabilecek olan kuraklıkların etkisini azaltacak önlemleri almak amacına hizmet eden önemli bir unsur olduğuna vurgu yaptılar.
Moderatör: Prof.Dr. Mehmet KARACA (İTÜ)
Panelistler:
1. GRUP<(p>
2. GRUP
Genel Müdürlüğümüzün 5. Dünya Su Forumundaki en önemli faaliyetlerinden biri, 1. Tema olan Küresel Değişiklikler ve Risk Yönetimi kapsamında 21 Mart 2009 tarihinde İTÜ Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Mehmet KARACA'nın moderatörlüğünde gerçekleştirdiğimiz özel oturumdu. Oturumda, WMO ve EUMETSAT temsilcileri, ülkemizden konu ile ilgili kamu kurum ve kuruluşları, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve üniversitelerin dışında, özellikle bölgemizde yer alan ülkelerden meteoroloji ve su sektöründe çalışan uzmanlar ile yöneticiler yer aldı. Özel Oturumda iklim değişikliğine bağlı olarak su kaynaklı doğal afetlerin yönetimi (özellikle taşkın ve kuraklık) ve su kaynakları ve yapıları planlaması konularında meteoroloji ve su sektöründen temsilcilerinin görüşlerini alarak karşılıklı beklenti, ihtiyaçlar ve ileriye dönük yeni yapılanmalar üzerinde durulması amaçlandı. Su sektörüne verilen meteorolojik hizmetler ve bunların suya dayalı doğal afetlerin yönetiminde nasıl daha etkin kullanılabileceği tartışılmasının hedeflendiği Özel Oturum’da aşağıdaki konularda sunum ve tartışmalara yer verildi:
Özel Oturumun ilk bölümü, Genel Müdür Yardımcımız Sayın Mahmut KAYHAN'ın küresel iklim değişikliğinin kuvvetli meteorolojik hadiseler üzerindeki etkileri konusundaki sunumuyla başladı. Sunumunda, afete dönüşebilecek özellikleri olan rüzgar, yağış, soğuk ve sıcak hava dalgaları gibi meteorolojik olaylar için ülkemizde her bir yerleşim merkezinin aylık risk eşik değerlerinin afetlere karşı risklerin belirlenmesi açısından zorunlu olduğunu, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü olarak bu yönde yapılan çalışmalarla yukarıda sayılan meteorolojik hadiselerle ilgili olarak eşik değerleri dikkate alınarak 3 gün öncesinde verilen meteorolojik uyarılarla hadiseden etkilenmemek için mal ve can kayıplarının oluşmasını engelleyici tedbirlerin önceden alınmasını sağlamak ve kuvvetli meteorolojik olayların tahminlerini yapıp, erken uyarıları yayınlandığını belirtti. EUMETSAT'dan katılan panelist, kuruluşunun iklim ve meteoroloji çerçevesindeki faaliyetlerini tanıtarak H-SAF hakkında bilgi verdi. WMO'dan katılan panelist, uluslararası iklim değişikliği sürecinin gelişimi ve bunda WMO'nun rolü, toplumun en fakir kesimlerinin iklim değişikliğinden etkilenebilirliği ve adaptasyon kapasitelerinin asıl konu olduğunu söyleyerek, politik ölçü takvimi olarak adlandırılan mevsimlik, yıllık ve on yıllık tahminlerinin önemi üzerinde durdu. Gelecek altı ay içinde yağışta ne olacağının bilinmesinin rezervuarlarımızı ve sulamamızı daha iyi yönetiminde, ne tür bir ekim yapılacağının planlanmasında, hidrolojik santrallerdeki durumun belirlenmesi ve enerji kaynaklarının planlanmasında yararlı olacağını belirtti. Politikaların sıkı ama aynı zamanda da uyarlanabilir olması gerektiğini söyleyerek sözlerini sonlandırdı.
İlk bölümün üçüncü panelisti Doç. Dr. Ömer Lütfi ŞEN, 2004 yılındaki Fırat nehrinden suyun serbest bırakılması kararının doğruluğunu değerlendirdiği sunumunda bölgesel iklim öngörülerinin önemine değinerek, WRF ve MM5 ile daha yüksek çözünürlüklü sonuçlar edebileceğini, bu öngörülerin suyun ne zaman serbest bırakılması gerektiği konusunda yardımcı olabileceğini ve 10 günlük hava tahminlerinin deşarja dönüştürülebilmesi durumunda bunun da bir fikir verebileceğini söyledi.
Azerbaycan Ulusal Hidrometeoroloji Servisinden Sahib KHALİLOV, hidrometeoroloji kuruluşlarının görevlerinden söz ederek kendi kuruluşunun çalışmalarını anlattı. İlk bölümün son konuşmacısı Mehmet YILDIZ, Türkiye akarsularındaki akımların trendleri ve bu trendlerin hidroelektrik enerji üretimine etkileri konusunda bir sunum yaptı. YILDIZ, yapılan ve yapılacak projelerde akımlardaki trendlerin dikkate alınması gerekliliğinin altını çizerek HES projelendirme safhasında baraj işletme çalışmaları yapılırken en az 30 yıllık ileriye doğru iklim projeksiyonlarının da göz önünde bulunduran akım tahminlerinin yapılmasını faydalı bulduklarını belirtti. Enerjide % 70 oranında dışa bağımlı olduğumuzu ve bunun yerli kaynak kullanımını artırarak düşürülebileceğini, kaynak çeşitlendirmesinin zorunlu olduğunu söyledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından Daire Başkanı Hayati ÇETİN, Türkiye'nin enerji yapısı ve elektrik üretiminde kaynakların payından söz ederek hidroelektrik enerji üretimiyle ilgili bilgiler verdi. Sunumunda afet konusunun kurumlara göre değiştiğini ve giderek artan enerji ihtiyacının karşılanması konusunda afet yönetiminin enerji sektörü için önemini anlatan ÇETİN, iklim değişikliği sonucunda enerji ihtiyacında artış yaşanabileceği ve bu ihtiyacın karşılanmasına yönelik beklenebilecek olumsuzluklara değindi. Enerji kullanımında pik saatlerin yaz mevsimine ve öğle saatlere kaydığını belirterek hidroelektrik üretimi yapacak özel sektörün tesisleri ve kurulu güçlerini iklim değişikliğini dikkate alarak belirlemelerini önerdi.
Özel oturumun ikinci bölümünün ilk konuşmacısı, Tolga GEZGİN, Türkiye ve bölgesini kapsayan coğrafyada küresel iklim değişikliği dikkate alınarak suya dayalı doğal afetlerin yönetimi hakkında yaptığı sunuda, İzmit Kentsel ve Endüstriyel Su Temini Projesinden ve Yuvacık Baraj Gölünden bahsederek, hidrolojik kuraklığın baraj haznesine etkileri, kuraklıktan etkilenebilirlik saptamalarını paylaştı. Amaçlarının kaliteli ve sürekli su temini olduğunu söyleyen GEZGİN, Baraj Gözlemleme Sisteminin, fiziksel tabanlı yağış-akış modeli ilave edilerek, “Yönetim Sistemi”ne dönüştürülüp, karar destek sistemi olarak kullanılmaya başlandığını, Kocaeli Kuraklık ve Sel Yönetim Eylem Planlarına desteklerini ve bu planların düzenli olarak güncellenerek hayata geçirilmesinin önemi ve 24-48 saatlik yağış tahminlerine ulaşımın kolaylaştırılması konuları üzerinde durdu. Su Vakfından oturuma katılan panelist Ali UYUMAZ, Doğu Avrupa'da su konuları, iklim değişikliğinin su kaynaklarına etkileri, iklim değişikliğinden etkilenebilirlik ve adaptasyon konulu bir sunum yaptı. Sunumunda, Türkiye'nin su potansiyeli, sektörlere göre su tüketimi, Türkiye'nin su zengini bir ülke olmaması nedeniyle su tasarrufu ve kaynakların korunması ile barajların öneminden söz eden UYUMAZ, su kaynaklarının yönetimi için, su arzını artırmak (havzalar arası su transferi, orman alanlarını artırma, su depolama kapasitesini artırma), suya olan talebi azaltma (modern sulama teknikleri, su havzası yönetimi, su kayıplarını azaltma) ve su kalitesinin korunması gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin mevcut su kaynakları ve yağış trendleri ile Su Vakfının 2100 yılına kadar muhtelif önemli bölgelerimizde yağışların sıklığı ve miktarı ile sıcaklıklara yönelik öngörü çalışmalarının sonuçları ışığında, kuraklık ve taşkın olasılıklarına da değindi.
Doğal Hayatı Koruma Derneği (WWF) Başkanı Filiz DEMİRAYAK, dernekleri hakkında bilgi vererek, hazırladıkları Yaşayan Gezegen Raporundan söz etti. Akdeniz'de 2 C° sıcaklık artışının olması durumunda yaşanabilecek değişiklikleri kısaca anlatarak, 2030 yılında Türkiye'nin İç Anadolu, Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinin su kıtlığı ile karşı karşıya kalacaklarını söyledi. DEMİRAYAK, yaşanabilir bir gezegen için, hükümetlerin, yerel yönetimlerin, iş dünyasının ve bireylerin toplumun her kesimine düşen görevler olduğunu söyleyerek bunlara örnekler verdi. Füsun GÜLMEZ, “GAP Bölgesinde Sele Maruz Kalan Alanlarda Sel Riskinin Azaltılması” konulu sunumunda, Katılım Öncesi Mali Anlaşma kapsamında bir AB projesi olan GAPSEL projesini tanıttı. Projenin Hibe ve Teknik Yardım şeklinde iki bileşeni olduğunu, bu bileşenler çerçevesinde GAP bölgesindeki yerleşim yerlerinde gerçekleştirilen çalışmaları anlattı. Temel Su Firması adına katılan Seyfettin AYDIN, kuraklık çeşitlerinden bahsederek, Türkiye’de kuraklık konusunun önemsenmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca kurumlar arası işbirliğinin kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Güney ve Doğu Avrupa'da nehir havzalarını besleyen hidroloji ve su kaynaklarındaki iklimle ilintili değişiklikleri anlatan Prof. Dr. Ünal ŞORMAN, Türkiye H-SAF Ekibinin (DMİ-ODTÜ) dağlık alanlarda kar ürünlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarından söz etti.
Müge YEĞİN, İSKİ'nin taşkın riski çalışmalarını kapsayan bir sunum yaptı. Sunumda dere taşkın risk yönetimi çalışmalarını, dere ıslah projelerinin hazırlanması, dere ıslah inşaatlarının yapılması (İBB Meclis Kararı İle), batık çalışan derelerin nümerik modellenmesi ve sirkülasyon projeleri, dere taşkın ve risk alanlarını belirleme çalışmaları, dere temizliklerinin yapılması, yeni hazırlanan imar planlarına dereler ile ilgili görüş vermek ve halkın katılımının sağlanması (ALO 185) ve değerlendirilmesi şeklinde sıraladı.
İkinci gruptaki son konuşmacıdan sonra bir katılımcı söz alarak, 1954 yılında Amik Gölünün DSİ tarafından kurutulduğunu ve Hatay ikliminde değişmeler gerçekleştiğini ifade etti. Şu anda oraya bir havaalanı inşa edildiğini ama yine de Amik Gölünün durduğunu ve kendi kendine yeten bir göl olan Amik Gölünün kurtulabilmesinin mümkün olup olmadığını sordu. Moderatör, Prof. Dr. Mehmet KARACA, o bölgede yaşanan sellerin sebebinin Amik Gölünün kurutulması olduğunu söyledi. Filiz DEMİRAYAK, Amik Gölünün politik kaygılarla kurutulduğunu ve kaybedilen sulak alanların restorasyonunun son derece pahalı olduğunu bu nedenle kurutmak yerine korunması gerektiğinin altını çizdi.
Panelistler, su ile ilgili sorunlar ve çözüm önerileri kapsamında, tatlı su kaynaklarını içerecek şekilde su kaynaklarımızın korunması ve etkin kullanımı, kaçak ve kayıpların önlenmesi, tasarrufun özendirilmesi, entegre bir su yönetimi, su ile ilgili kuruluşların yetki ve sorumluluklarının gözden geçirilmesi, su ile ilgili veri toplama hizmetlerinin tek elden yürütülmemesi ve geniş kapsamlı bir veri tabanının olmaması; su ile ilgili doğal afetlere yönelik erken uyarı sistemi ve risk yönetiminin gerekliliği; imar planları hazırlanırken belirlenen dere koruma bantlarının ilgili yerel yönetimlerce yerleşime açılmasının doğurduğu olumsuz sonuçlar; ülkemizde yerleşim yerlerinde meydana gelen taşkınlar hakkındaki yasal mevzuat incelenmesi; su yönetiminde gelecekte olması muhtemel iklim değişikliği öngörülerinin ve etkilerinin dikkate alınması; yerel yönetimler, ilgili kamu kuruluşları ve üniversiteler arasında işbirliğinin artırılması ihtiyacı hususları üzerinde durdular.
5. Dünya Su Forumu Öğrenme Merkezi etkinliklerinde 20 Mart 2009 tarihinde Genel Müdürlüğümüz personeli, Aynur BOZOĞLU, Dr. İbrahim SÖNMEZ ve Serkan EMİNOĞLU, sırasıyla, Uzaktan algılama teknikleri, uydu meteorolojisi ve çevresel uygulamaları; MSG uydu verilerine dayalı yangın ürünlerinin Google-Earth sunumu; ve hidroloji ve su yönetiminde meteoroloji radarı uygulamaları konulu sunumlar yaptılar. Uygulama bölümünde ise, MSG yangın ürünlerinin Google-Earth yardımıyla gösterimi çalışmaları, meteorolojik uydu görüntüleri ve ürünleri, radar yağış verileri ve ürünleri tanıtıldı. Çeşitli hava hadiseleri, doğal afetler ve çevre olayları ile ilgili zengin örneklemeler sunuldu. Etkinliğin son bölümü, aşağıda verilen soru-cevap şeklinde gerçekleştirildi:
Soru: Üretilen Google-Earth dosyaları herhangi bir şekilde kullanılıyor mu?
Cevap: Üretilen yangın ürün dosyaları Orman Genel Müdürlüğü, Yangınla Mücadele Dairesi Başkanlığına iletilmektedir.
Soru: MSG dışında DMİ’ye ulaşan bir uydu verisine dayanan yangın ürünü var mı?
Cevap: DMİ de bulunan uydu verisi alma sistemi ile, Modis uydusuna ait yangın ürünleri de elde edilmektedir. Bu uyduya ait ürün uzaysal çözünürlüğü MSG den daha fazla olmakla birlikte zamansal çözünürlüğü daha düşüktür.
Soru: Radar ürünlerini hidrolojik modellerde kullanmak mümkün mü?
Cevap: UScout yazılımı ve TEFER projesi örneğinde mümkün olduğu anlatılmıştır.
Soru: Meteorolojik Uydu verilerinin meteorolojik tahmin dışında kullanım alanlar nelerdir?
Cevap: Meteorolojik uydu verileri, küresel ve yerel çevresel uygulamalarda, iklim çalışmalarında, doğal kaynak yönetimlerinde, hidrolojide, bitki örtüsü tanımlama gibi birçok alanda kullanılmaktadır.
Beşinci Dünya Su Forumunun Sergi Alanında Bakanlığımıza bağlı kuruluşlara ayrılan bölümde Forum boyunca Genel Müdürlüğümüz faaliyetleri ile ilgili sunumlar gösterildi ve tanıtıcı dokümanlar dağıtıldı. Ayrıca, ziyaretçiler Genel Müdürlüğümüzün 5. Dünya Su Forumundaki etkinliklerine davet edildiler.
